Penceresinden
gözlerken sokakları, türlü anlara tanık olurdu Mavera.
O
ki görünenin ötesindeki anlamları yüklerdi omuzlarına. O omuzlar ki sahiplenirdi
tüm dertleri. Bir gün bile şikayet etmeden gülücük saçardı. O gülücük ki adının
anlamını en iyi taşıyandı. O ad ki giyilen en güzel elbise. O elbise ki
kefenden farksız. Öyle beyazlık, öyle saflık.
Fakat
Mavera öğrenilecek ne çok şey vardı. Şairin dediği -incir kuşlarının
bakışlarında- dahi ne anlamlar saklıydı. Tüm saflıkları, tüm duyguları
anlatsan, hiç susmasan ne iyi olurdu. Bir şarkı dinletircesine bazen, öyle
ahenk dolu. Adını anlat Mavera. Bu en güzel maceradır bana.
Anlat
ve işle kalbe –öteki hayat- hangisi? Anlat Mavera; gürültüye set çeker gibi,
tek bir sözle dağları deler gibi, sanki yıllarca susmaktan sıkılmış gibi anlat.
Kulağa
okunan ilk ezanı anlat. Alnıma yazılanı anlat Mavera. Lakin susma. Harfleri
öldürmek en büyük cinayettir bazen ve susmak en büyük ölüm.
Suçsuz
gel Mavera. Hiçbir cinayete karışmadan, harflerin özgürlüğüyle gel.
Düşüncelerini öldürmeden, aksine can verircesine gel.
Ve
anlat Mavera. Pencerenden gözlerken sokakları, tanık olduğun anları anlat.
Maskeleri bazen, ya da yitirilmişlikleri, insanların neler uğruna gözyaşı
döktüklerini… Ya da boşver hepsini. Ölümü anlat yalnızca, adını tanısam yeter
bana.
Mavera, bu ilk mektuptur benden
sana.
Anlat Mavera…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder