Translate

2 Aralık 2016 Cuma

Ümitvâr Hayaller

      Uzun zaman sonra ilk kez, konudan bu kadar emin, ama neyi nasıl dile getireceğim konusunda belirsiz bir şekilde başlıyorum yeniden yazmaya. Günlerdir zihnimde kurduğum cümlelerimi bir akşam vaktinde döküyorum kağıda. Sohbet havasında bir konuyu konuşmak istiyorum aslında. Bir paylaşıma bir sürü paylaşımı sığdırmak isteyerek sığınıyorum bir başlığa. 

      Hayaller... Bir başka deyişle motivasyon biletlerimiz. Bizi biz yapan, belki de diğer insanlardan en çok ayıran, özel olan, bir yandan paylaşmaya kıyamazken diğer yandan en çok paylaşmak istediğimiz, anlattıkça gerçekleşeceğini düşlediğimiz farklı bir dünya, farklı bir ütopya…

      “Bir gün ya hiç biri gerçek olmazsa” korkusunu mutlaka bulunduran, gerçek olması adına bile yeni hayaller kurduran bir nevi rüya alemi. “Nereye gittiğini bilmiyorsan kaybolmuş sayılmazsın.” Diye bir söz vardı. Hayallerimize de uyduğunu düşünüyorum aslında. Hayallerimizin sonu yok sonuçta, hayallerde kaybolmak yok, hayallerde yorulmak yok, en güzeli de kaybediş yok. Kaybetmekten korkup bir türlü atamadığımız adımların hayallerimizdeki yerini düşünün mesela… Hayallerinde dene, hayallerinde hata yap, hayallerinde düş, hayallerinde kalk. Bu seni gerçeğe hazırlar inan buna.

      Hayaller bir çok kalıba sığar böyle. Ama hayallerimizin neler olduğunu konuşalım biraz da. Şu an bu blogdan haberin varsa, bu yazıyı okuyorsan, desteklediğin noktalar varsa, düşüncelerimiz aynıysa, bir hayalime ortak oluyorsun demektir. Hayalimin gerçeğe dönüşmesinde bana katkının çok olduğunu gösterir bu. Ve teşekkür ederim. Yazma işini ilkokuldan beri çocukça sürdüren, her bulduğu ajandayı yeni bir günlük, yeni bir deneme defteri olarak kullanıp sonra kitaplığa unutulmaya terk eden ve içinde hep ‘bir gün gerçekten tüm bunları başkaları da okur mu’ diye düşünüp bu yönde türlü hayaller kuran ben, yaklaşık 3 yıl önce korkarak attığım bu yazılarımı paylaşma adımımda hiç pişmanlık duymadım. Aksine her yeni yazıda, blogun okunma sayısındaki her bir artışta büyük mutluluklar duydum. Buna sebep şu an bu yazıyı okuyor olman. Bu sayfadan haberdar olman, belki paylaşman, belki anlatman. Hayaldi gerçek oldu muhabbeti aslında bu blog benim için. Yazmak adına kazandığım bir sorumluluk. Okuduğum bölüm gereği sayılara boğulduğumda kaçıp sığındığım, kelimelere kavuştuğum, ben olduğum bir sayfa. Gerçekleşen bir hayal. Diğer hayallerim için bir örnek, bir motivasyon, bir destek…

      Ne kadar doğru bir öneri olur bilmiyorum ama, bence en az bir hayalinizi sevdiklerinizle paylaşın. Ya da sosyal medyada bir paylaşımınızın kıyısına köşesine sıkıştırın. Bir gün tekrar gördüğünüzde o paylaşımınızı, hatırlayın. Hayalinizi dinç tutmak adına ya da gerçekleştiğinde ‘vay be işte başarmışım’ gururunu yaşamanız adına güzel bir yol bana kalırsa. Ama küçük bir dipnot, başkalarını bu hayalinizi gerçekleştirdiğini gördüğünüzde üzülmeyeceğiniz bir hayal olsun bu paylaştığınız. Çünkü hayallerinizin çalındığını görmek ya da böyle hissetmek üzer insanı zaman zaman. Gizli tutun bu bahsettiğim kategoriye giren hayallerinizi. Düşürmeye çalışan da olmaz o zaman hem. Sakince odaklanırsınız yolun sonuna.

      Bu kategorinin dışında gerçekleşmeyen ama bir gün gerçek olacağına inandığım bir hayalim daha var mesela. Bir radyo programında saatlerce yayın yapmak. Arkada en güzel fon müziklerini açıp şiirler ve kitaplardan kesitler okumak. İnandığım gerçekleri anlatmak. Yanlış olduğunu düşündüğüm şeyleri açıklamak. Konuşmak. Dinlenmek. Sevdiğim şarkıları dinletmek. İlkokuldayken evin yakınlarındaki bir binada küçük bir radyo stüdyosu vardı. Ne zaman önünden geçsem büyük bir heyecanla merak ederdim içerisinde olup biteni, konuşulanları, hissedilenleri. Ve sanırım bu hayal sonrasında geçtim ayna karşısına, söyleyemediğim “R” harflerini öğrenmek adına. R harfleriyle yaşamayı öğrendim, çocukça aklımla düşlediklerime göre hazırım artık bir radyo yayınına. Bir gün gerçek olursa ilk bu blogda duyuracağım bunu da.

      Sözün özü, Seda Şener’in kitabında dediği gibi: “Hayaller, hayallerimiz. Ya gerçek olacaklar, ya da biz bu inançla öleceğiz. Olsun, ikisi de güzel…”

      Hazır blogun 3 yaşına girmesine yaklaşık bir hafta kalmışken, sizlerin de katılımlarını istediğim bir şey yapmak istiyorum aslında. Hayallerinizi öğrenmek istiyorum. Bu paylaşmaya açık kategorideki hayallerinizi. Blogun solundaki “Mesajlarınızı Buradan Gönderebilirsiniz” kısmına mail olarak yazın. Gönderin. Bir şeyleri paylaşmış olalım. Biraz da ben sizleri okumuş olayım. Bunu gerçekten çok istiyorum. Blogun yeni yaşları benim için çok önemli oluyor, haliyle bu tarih de sanki kendi doğum günümmüş gibi aklımdan pek çıkmıyor. Hayallerinizi yazın, ben o maillerinizi saklayayım. Hatta 1 yıl sonra bu zamanlarda, hayalinizi dinç tutmak adına gerçekleşip gerçekleşmediğini sizleri sorayım. Hatta ve hatta en farklı gelen hayalin sahibine, aklına hep bu blogu getirecek küçük bir hatıra göndereyim. Katılırsanız çok mutlu olurum inanın. Şimdiden çok teşekkür ederim.

      Sayfa Sonu Notu1: Hayallerinizi gerçekleştirecek gücü ve motivasyonu asla kaybetmeyin… Hayalle kalın…:)

3 yorum:

  1. Merhaba Zeynep ne güzel bir hayalini gerçekleştirmişsin ,inşallah diğer hayalinde bir gün gerçekleşir. Blog benim hayalim değil di belki,yazma disiplini kazanmak için başlamıştım ama iyi ki başlamışım ,bana çok şey kazandırdı .Evet benimde bir hayalim var insallah gerçekleşir dediğim ,şimdilik kendime saklayacağım ama eğer bir gün gerçekleşirse mutlaka sana yazarım.Yazı hayatında başarılar dilerim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merhaba, hayaller gerçek oldukça insana güç veren ilaçlar. Ve yazmak bir nevi bu ilaçların reçetesi. Blogun hayırlı, kalemin daim olsun. İnşallah hayalin en kısa zamanda gerçek olur ve mutlulukla okurum. Yorumun ve iyi dileklerin için çok teşekkürler. Sana da yazı hayatında başarılar, bol ilhamlar. :)

      Sil
  2. Merhaba zeynep, bir hayal kırıklığı arifesindeyken senin sayfanda kendimi bulmuş olmam da güzel bir tevafuk.. Şimdiler de sayfan 6 yaşında olmalı. Daim olur inşallah :)

    YanıtlaSil